1.5.11

ASKI VE SORGU



Askı ve Sorgu

            Hayatım boyunca merak etmiştim, hayatım donarsa nasıl olur diye. Gözlerimi açtığımda
devam eden bir hayatın içinde kendimi bulmak, biraz kaybolmak, biraz şaşırmak, biraz sorgulamak; fakat hiçbir şeyi böyle hayal etmemiştim...
            Hayır, bilimkurgu sahnelerindeki gibi donmadım; keşke öyle donsaydım, kaldığım yerden devam ederdim; Aksine, askıya aldım hayatı, rafa kaldırdım. Rafta ise yaşamım bir yoğunluk kazandı, ilk önce hafiflediğini düşündüm; oysa gittikçe ağırlaştı, ağırlaştıkça boşaldı, boşaldıkça anlamlaştı. Anlam anlamsızlığa karıştı, yeni anlamlar ortaya çıktı. Donan hayatım ellerimin arasından kaybettiğim hayatıma mı dönüşüyordu, yoksa hayatımı kazanmaya henüz yeni mi başlamıştım?
            Yoğun olarak kurmaya çalıştığım düzen tepetaklak oldu ve düzensizlikteki boşlukta yeni değerler yeşillendi ve gelişti. Kendimden uzaklaştım, yaşam alanımı terk ettim, limitlere mahkum, kurak çöllerde susuzluktan yoksun halde geri gelmek zorunda kaldım. Her dönüşüm bir değişimdi - hayat donmuş, ben ise değişiyordum.
            Herkes hayatına devam ediyordu – bu hayatın gerisinde, askıdaki başkalarının hayatının bana değmeyen noktasında, ben hayatı sorguluyordum; sorgulamam başkalarının hayatlarına değmiyordu – sorguladığım kendi hayatımdı.
           
Gözlerimin önünde donmuş bir hayat – devam eden zamanın kollarında…
            Gözlerimin önünde devam eden bir hayat – donmuş zamanın kollarında…
           
            Geleceğim mi donmuştu, ben mi, şimdi mi, hayatım mı, hayat mı?
           
Gözlerimin önünde donmuş bir geçmiş – artık nefes almayan…
Gözlerimin önünde donmuş bir gelecek – artık nefes almayan…

Geleceğimin artık nefes almamasının bir sebebi var. Bu, geleceğimin yok olması değil; onu yok etmem. Var olan düzende süregelen geleceğimin artık bana ait olmadığını hissetmem ile onu dışlamam, aynı zamanda ona mahkum olmam. Kabulleniş, değişim ve vezgeçemeyiş. Geleceğimin beni dışlaması, hayatın beni başka türlü sindirmesi, farklı bir gelecek uğruna askıya alınan hayatım ve bitmeyen sorgular…
Üzerine eğildikçe içinde kaybolduğum şimdi ve şimdi ile şekillenemeyen geleceğim çoktan bir biçim alıyor bile. Ben ise izliyorum. Hayatıma müdahele etmeden karışıyorum. Hayatımı değiştirmeden şekillendiriyorum. Dedim ya, hayatım askıda; fakat sorgulamayla yoğurduğum geleceğim - geleceğim soluk almıyor; nefesini tutmuş. Şimdi, durmuş bir zaman mı yoksa canlı mı, ayırt edemiyorum. Geleceğime bir şekil veriyor mu, bilmiyorum - yaşıyorum, nefesim hayata karışmıyor…

  
            Orkan Sipahi
            26.4.11 – 10.49 pm
            ISTANBUL